Orhun Âbidelerinin Bulunuşu Nasıl Gerçekleşti
Keza elçilerin karþýlýklý gidip geldiði Göktürkler, Bizans kaynaklarýnda Torki adýyla geçmekteydi; bu þümullü bir kavramdý. 7-8. yy’da bölgeye ulaþan Araplar da kâh savaþýp kâh barýþtýklarý, Türkçe konuþan kavimleri Etrâk (Türkler) olarak tanýmlamýþlardý. Dolayýsýyla bu metinlerde millet manasý açýkken Orhun Yazýtlarý’nda ayný mahiyette geçmesini muhal görmenin geçerli bir mantýðý bulunmamaktadýr. Türk devletinin dili Türkçeydi. Bu o kadar baskýn ve belirleyici bir husustu ki Moðollarýn galebe çaldýðý zaman dilimlerinde dahi Turan’da resmî dil Türkçe olmayý sürdürmekteydi. Öte yandan kitabelerde sýkça atýf yapýlan Türk töresi de belli teamüller ve tatbikatlar olarak yerleþik hâle gelmiþti; arýzî Moðol iktidarlarý bile ona tabi olmaktaydý. Çok sonralarý gelecek olan Cengiz Han dahi bir istisna olamamýþtý. “Törecisi Dokuz Oðuzlardan bir Tekin’di.”
[PDF] Orhun Abidelerinde Teokrasi Problemi ve Yabancı Dinlerin Türk
(V) Ahmed Yesevî’nin hikmetlerinin başlıca gayesi, İslâm di- C) Orhun Abideleri’nin harf sisteminin çözülmesinde yazıt- nine yeni girmiş veya bu dini henüz kabul etmemiş Türklere larda bulunan Çince metinler önemli birer ipucu olmuştur.
Orhun Yazıtları, Türk tarihindeki yazılı kaynakların en eski ve en önemli örneklerinden birini oluşturuyor. Bu yazıtlar, Türk dilinin erken dönemlerine ışık tutar ve Türklerin Orta Asya’daki medeniyetlerinin gelişimine dair kıymetli bilgiler sağlar. Ayrıca, Orhun Yazıtları, Göktürk İmparatorluğu’nun gücünü ve zenginliğini gösteren önemli bir simge.
Ilgili en eski belgeler Orhun Abideleridir
D) Abidelerin harf sisteminin tam çözümü Reşit Rahmeti Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde bilgi Arat tarafından 1893 yılında gerçekleştirilmiştir.
Bu yazıtlar, Türk kültürünün ve dilinin gelişimine ışık tutarken, Orta Asya’nın karmaşık ve zengin tarihini de yansıtır. Orhun Yazıtları’nın tarihsel kökenleri, 8. yüzyıla kadar uzanır. Orhun Yazıtları, Göktürk İmparatorluğu’nun parlak dönemlerinden birinde yazılmış. Göktürk İmparatorluğu’nun parladığı dönemlerde, bu yazıtlar dikilmiş ve topraklara gömülmüş. Göktürk hükümdarları Kül Tigin ve Bilge Kağan dönemlerinde yazılan bu yazıtlar, Türk tarihindeki yazılı belgeler arasında en eski ve en önemlilerinden biri.
Orhun Abideleri ile ilgili en eski bahis 13
Talat Tekin, 1968'de Kül Tigin, Bilge Kağan, Tonyukuk, Ongin ve Küli Çor yazıtları bir gramer çalışması dışında birçok yayın yapmıştır. Muharrem Ergin'in Orhun Âbideleri adıyla yayımladığı eser, üç büyük yazıt üzerinedir. Bugüne kadar Göktürk harfli büyüklü küçüklü yaklaşık 250 metin neşredilmiştir.
ESKİ UYGUR TÜRKÇESİ MANZUM METİNLERİNDE "BAŞ KAFİYE" USULLERİ PER-LINE RHYME METHODS OLD UYGHUR TURKISH VERSE TEXTE Nurdan BESLİ * Öz VIII-XIII yüzyıllar arasında yazılmış veya tespit edilmiş Eski Uygur Türkçesi manzum metinleri, belli bir din ve kültür muhiti çevresinde şekillenmiş eserlerdir. Büyük çoğunluğu Budist anlayışla yazılmış şiirlerin bir kısmı Manihaist karakterde diğer bir kısmı ise din dışı konularla ilgilidir. Eski Uygur Türkçesi şiir metinleri çeviri, uyarlama ve telif eserlerden oluşmaktadır. Çeviri ve uyarlama eserleri genellikle mısra başı kafiyesiz şiirler oluştururken, telif eserler mısra başı kafiye düzeni ile yazılmıştır. Mısra başı kafiyesiz şiirler başka dillerdeki metinlerden çeviri ve uyarlama olup muhteva, sözcük tekrarları çeşitli aliterasyonlar bakımından şiir anlayışına uymaktadır. Mısra başı kafiyeli şiirler ise şairin bizzat estetik unsurlara bağlı kalarak yazdığı, ses uyumlarını önemsediği şiir türüdür. Telif ya da uyarlama şeklinde karşımıza çıkan bu metinler, okuyucu ve dinleyici üzerinde edebi zevk uyandırabilecek niteliktedir. Şairlerin belirli bir düzen dâhilinde yazdıkları bu edebi mahsüller, geleneksel şiir anlayışı olan "mısra başı kafiye" düzeniyle şekillenmiştir. Eski Uygur Türkçesi manzum metinleri denildiğinde ilk akla gelen bu baş-kafiyeli şiirler, şairlerin kullandığı çeşitli yöntemlerle klasik şiir formunu almıştır. Mısra başı kafiye düzenini sağlamak adına en çok kullanılan yöntemlerden olan ikilemelerin yerlerini değiştirme, sözcük tekrarlarına başvurma, aynı kökten sözcük kullanma, yakın ünlü ile dönüşümlü kullanımlar, terimlerden faydalanma vb. usuller, şairlerin sıkça başvurdukları metotlar olmuştur.
Orhun Abideleri adlı eserinde yer alır
Daha sonra Necip Âsım (Yazıksız) En Eski Türk Yazısı ve Thomsen yayımını esas alarak 1925 yılında Orhun Âbideleri adıyla iki eser neşretmiştir. İkinci yayın 1936 yılında Eski Türk Yazıtları adlı eserle Hüseyin Namık Orkun'a aittir.
Orhun Yazıtlarının kendine has özellikleri, onları benzersiz kılan en önemli unsurlar. İlk olarak, bu yazıtların Göktürk Kağanlığı’nın kurucusu Bilge Kağan, Tonyukuk ve onun kardeşi Kültigin için dikilmiş olmaları yazıtların önemini artırır. Yazıtlar, Göktürklerin tarihî sürecini, kültürünü ve değerlerini yansıtır. Ayrıca Orhun Yazıtları, Türk dilinin tarihî gelişimine dair önemli bir kaynak oluşturur. Bu yazıtlar, bugünkü Türkçenin atası olan eski Türkçe ile yazılmış ve dil bilimciler için büyük bir öneme sahip.
Orhun Abideleri, Topkapı Türk Dünyası Kültür Merkezinde!
Yeni Uygurcanın araştırılmasında ve yazı dilinin oluşturulmasında merkezî bir rolü olan Mirsultan Osman hocamız eski Türk yazıtlarıyla da derinden ilgilenmiştir. Ben burada kendisine sunmakta olduğum küçük armağan katkısında yazıtlar ve büyük eski Uygurca edebiyatı arasında köprü konumunda olan bir yazma grubunun diline değineceğim. Başkalarının runik, Orhon, Orhun veya Göktürk yazısı dedikleri, benim burada 'eski Türk yazısı' olarak niteleyeceğim yazı sistemi, Kırgızistan'da, Moğolistan'ın çeşitli yerlerinde, Güney Sibirya'nın Tuva, Hakasya, Altay Cumhuriyeti ve başka bölgelerinde bengü taşlara, kayalara ve bir takım nesnelere kazılmış ve çizilmiş yüzlerce yazıtta ortaya çıkmıştır; Orhon nehri kıyıları bu geniş Türk coğrafyasının önemli fakat çok küçük bir kısmını teşkil etmektedir. Kök Türk 'mavi Türk' terimi tartışma konusudur; ben bu tartışmaya katılmadan, yazının sadece büyük Türk imparatorluğu içinde değil, bunun dışında, öncesinde ve sonrasında da kullanıldığını hatırlatmak istiyorum. Yazıya "runik" demek ise tümüyle yanlıştır: Orta Çağ Cermen kabilelerinin kuzey Almanya'da, Danimarka'da, İsveç'in ve Norveç'in güneyinde ve İngiltere'nin doğusunda abidelere kazıdıkları yazıya Almanlar ve İskandinavyalılar -yazı artık okunamadığından -rune 'gizli işaret' derler. Eski Türk yazıtlarının dili daha belirlenmeden önce, Sibirya sürgünü Finliler ve İsveçliler, Sibirya'da buldukları, ilgilendikleri ve araştırdıkları yazıtların kendi ataları tarafından yazıldığını düşünürler, bu yüzden buradaki işaretler için de aynı terimi kullanırlar. Sürgünler yurtlarına döndükten sonra topladıkları, çizdikleri malzemenin tümünü Fin dili tarihinin uzmanı Vilhelm Thomsen'a gönde-
Kitabeler, Göktürk alfabesiyle yazılmışlardır
Kitabeler, Göktürk alfabesiyle yazılmışlardır. Moğolistan'ın kuzeydoğusunda, eski "Orhun Nehri" yatağına dikilmiş olduğundan "Orhun Kitabeleri"; tarihte kurulan 16 büyük Türk devletinden biri olan "Göktürk Devleti" dönemine ait olduğundan "Göktürk Kitabeleri" denmiştir.
Muharrem Ergin “Orhun Abideleri” adlı kitabının ön sözünde Orhun
Bu alanda en çok yayılma gösteren eser ise Muharrem Ergin hocanın Orhun Abideleri adlı kitabıdır.